Binbir hayal ve umutla başladığımız yılın son günlerine sağlıkla gelebildik neyseki... İyisiyle kötüsüyle, hastalıkla sağlıkla, kah ağladık, kah güldük ama en çok mecburiyetten kendi kendimizle kalıp bol bol düşündük. Kendimizi, çevremizi, dünyayı, dünü, bugünü, yarını derken bir sevdiğimizin hastalık ya da ölüm haberiyle dağıldık, üzüldük sonra alışmaya başladık ne kötü ki... Anın önemini ve değerini anladık her seferinde, yüz yüze sohbetlerin, sarılmaların, kucaklaşmaların... Bir telefona mahkum kaldık bir ses duyup hal hatır sormak için. Nasılsın kelimesini kullanırken gerçekten merak edip yüreğimiz ağzımızda cevabını bekledik karşı taraftan. Kimi olaylar, kimi insanlar vardır hayatınızda, hissedersiniz olmadan “hissikablelvuku” der geçeriz ya da “kalp kalbe karşı” der mutlu oluruz ya, kendimizi çok dinlediğimiz bu sene belki de çok yaşadık bu hisleri... Çalmadan açtık telefonları, hissettik bazen çoktandır sesini duymadıklarımızın sessizliklerini... Sonuçta daha bir kendimizi farkettiğimiz, önemsediğimiz belki de anladığımız bir seneden dersler aldık belki de. Her sene bu zamanlar yaptığımız dört basamaklı bir sayıya bağladığımız planların, dileklerin, isteklerin nasıl küçücük, minicik bir ŞEY ile bozulabileceğini idrak etmiş olarak beklentilerimizi en azda tutup, umutlu, huzurlu günler dilerim hepimize...
30 Aralık 2020 İstanbul
Comments